20 Ocak 2015 Salı

Kalabalık Bir Okulun Önü

Kalabalık bir ilkokulun birinci sınıfında, kırk-elli öğrencinin gürültüsüne, yaramazlığına rağmen öğretmen hiç şikayetçi değildi. Çünkü hepside okuma yazma öğrenebilmek için istekliydi. Harfleri tanıyor, kelimeleri sökebiliyorlardı. Ama bir öğrenci vardı ki, öğretmen ne yaptıysa çocuğa daha “a” harfini bile söyletememişti. Her defasında yaşanan aynıydı:
    
Öğretmen tahtaya kocaman bir “A” harfi yazıyor, sonra çocuğun yanına gelip “A” diyor, onunda tekrar etmesini istiyordu. Ama çocuk her defasında kollarını göğsünde birleştirip dudaklarını sıkı sıkıya yumuyor, sonra da “hayır!” dercesine başını öne arkaya sallayıp duruyordu. Öğretmen ne kadar yalvarırsa yalvarsın, ne kadar “A” demenin sana hiçbir zararı yok, sen çok akıllı bir çocuksun, haydi...” dese de sonuç değişmiyordu.
   
 Sonunda öğretmen pes edip çocuğun anne babasını okula çağırdı. Üçü bir yandan çocuğu “a” demesi için iknaya çalıştılar. Israrlara dayanamayan çocuğun ağzından nihayet bir “a” sesi çıktı.
   
 Bu büyük başarı öğretmeni sevince boğmuştu! “Bak gördün mü, ne kadar güzel “a” dedin. Şimdi bir de“b” de bakalım.”

Öğretmenin bu isteği, cin bakışlı çocukta beklenmedik bir tepkiye neden oldu . küçük çocuk yumruğunu sıraya patlattı ve bağırarak şöyle dedi:

“Biliyordum ben, biliyordum! “A” dediğimde ardından “B” nin sonrada diğerlerinin geleceğini biliyordum. Daha sonra da benden okumamı-yazmamı isteyeceğinizi de biliyordum. “A” yı da o yüzden söylemek istemiyordum zaten!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder